18 Ocak 2013 Cuma

UYKUSUZ HER GECE...

           Bugün gene çok uzun yazamayacağım.Çünkü kaç gün oldu hala hepimiz hastayız.Bebeklerimi zar zor uyutmuşken biraz olsun dinlenmem gerek.Aslında yazacağım sizlerle paylaşacağım çok şey birikti ama önce bir iyileşelim sonra daha sık yazarım.Ahmet Emir ve Elif Ceren sanki biraz daha iyi gibiler ama Zeynep Yaren bebeğim çok hasta.Kıyamıyorum hiç içim parça parça oluyor.Burnu o kadar tıkalı ki nefes alacağım diye mahvoluyor zavallım.Burun aspiratörünü elimde görünce anlıyor kıpırdamadan bekliyor burnu temizlensin diye.Elif Ceren de tam tersi daha elime alınca ağlamaya burnunu temizlerken de feryat etmeye başlıyor.Ahmet Emiri de es geçmeyim.O da elimden almaya çalışıyor aspiratörü.Onunla boğuşmaktan zor çekiyorum burnunu.Eline alınca ne yapacaksa sanki kendi temizleyecek burnuşunu.

          Yazmaya başlayınca aslında tıkır tıkır yazıveriyor ellerim.Sanki neredeyse tüm gün en çok çalışan onlar değilmiş gibi...Ah bu yorgunluk nasıl geçer,ne zaman son bulur,çaresi nedir?Bir bilen varsa bana lütfen desin çünkü yorgunluk ve uykusuzlukla baş edilmiyor.Üstüne bir de grip olunca eyvah ki ne eyvah.Ee annelik zor;üç meleğe sahip bir anne olmak çok çok daha zor.Ama bir o kadar da güzel.Bazen inanamıyorum bu üç dünya tatlısı da benim mi diye?Allah'ım sen ne büyüksün.

            Dedim ya biraz olsun uyumam lazım.Zaten kafamı toparlayamıyorum da.Size hastalık dışında neler yaptığımızdan biraz bahsedip izninizi isteyim.Biz yeni yıla misafir ağırlayarak girdik diye sanırım neredeyse misafirsiz günümüz geçmiyor diyebilirim.Dışarı çıkamadığımız için sevenlerimiz bizi ziyarete gelince haliyle mutlu oluyoruz.Hafta başında da misafirimiz vardı.Allah'ım o günde benim kuzularım nasıl huzursuz mutsuzdular anlatamam.Hepsi hastaydılar;gün boyunca  uyumadılar.Devamlı ağladılar.Gerçekten çok zor ve sabrımın sınandığı bir gündü.Misafir gelen arkadaşlarımızda çok rahat edemediler.Annemle hem bebeklere bakıp hem de akşam çayla ikram etmek için bir şeyler yapmaya çalıştık.

              Gündüz annem bulabildiği ilk fırsatta ıspanaklı börek yaptı.Yanına patates salatası yaptık.Ve ben normalde 5 dk.da yaptığım kekimi gide gele misafirlerimiz geldiğinde daha yeni fırına atabildim.Sizlere bu kekimin tarifini vermek istiyorum.Mutlaka yapın herkes çok beğeniyor,çok da kolay.Kolaylık kısmı evdeki bebek sayısıyla doğru orantılıdır bilginize.

(KUZULARIM,BENİM KÜÇÜK AŞKLARIM; bir gün büyüyeceksiniz,inşallah bu satırlarımı okuyacaksınız.neler yapmışsınız nasıl geçmiş günler haftalar,seneler şahit olacaksınız.size güzel bir hediye olacak bu güncelerim.ve bu yazdığım tarifler.herkes annesinin yemek tariflerini evlenmeden önce bir deftere yazar toplar...çeyizinde yerini alır.ben sizin için yazacağım güzel tariflerimi.ta ki birgün ANNEMİN TARİFİ deyip yaparsanız diye.Çok şükür bende anne oldum.Sizin gibi 3 dünya güzelinin.Artık bende o 'annemin tarifi'  diyerek anılan annelerden olacağım.Rabbim bebişsiz ev bırakmasın ,herkese nasip etsin.Güzel olan herşey sizin için.Sizi çok seviyorum.)



 PORTAKAL SOSLU KEK



Malzemeler  :

  • 3 yumurta
  • 1 bardak sıvı yağ
  • 1 bardak süt yada portakal suyu
  • 1,5 bardak toz şeker
  • 1 pkt. kabartma tozu
  • 1 pkt.vanilya
  • 1 portakal kabuğu rendesi 
sosu için :

  • 2 yada 3 portakalın suyu
  • 1 tanesinin de rendelenmiş kabuğu
  • 5 - 6 çorba kaşığıda toz şeker
Yapılışı :

                   Normalde yaptığımız kek gibi malzemeleri çırpıyoruz (sos malzemeleri hariç) ben kek kalıbına döktüm ama yuvarlak küçük bir tepsiye dökerseniz bence sosu daha güzel emer.Kalıbımıza döküp 180 derece de pişiriyoruz.

                   Küçük bir tencerede sos malzemelerini hemen bir taşım kaynatıp soğumaya bırakıyoruz.

                   Kekimiz fırından çıkınca sıcakken sosumuzu döküyoruz.

                                                                    Afiyet Olsun ....

                    Aslında bende tarif çoktur.(Hepsi de denenmiş beğenilmiştir.)Çünkü hem yapmayı,hem yemeyi,hem de ikram etmeyi çok severim.Yoksa severdim mi demeliyim ee görüyoruz bir misafir gelmeye kalkınca bir elimde çocuk bir elimde mikser bir kek bile olay oluyor.Ne yapalım sağlık olsun.İnşallah istediğimiz gibi bir yardımcı bulabilirsek yanımızda çalışacak o zaman her şey biraz daha kolaylaşır diye umuyorum.

                  Kek tarifimi bekleyen arkadaşlarıma sevgiler.Afiyetle yerken kulaklarımı çınlatın.Denedikten sonra yorumlarınızı bekliyorum.Kuzucuklarım büyüsün de onlar yesin değil mi?Onlar yerken ben bakıp bakıp doyayım.Kuzucuklarım demişken bu cumartesi yani 19 ocakta 7.ayımızı doldurmuş olacağız.Zaman nasıl geçiyor anlamıyorum.Her gün gözümün önünde olmalarına rağmen ne zaman nasıl büyüdüler şaşırıyorum.

                                                           (babamız yapmış)

                  Elif Ceren yapılı bir bebek artık elinden tutunca kalkıp oturuyor,oyuncaklarıyla tek tek oynuyor,2 gündür yürütecine bindiğinde sağa sola ve öne gidebiliyor.Oyuncaklarıyla oynamayı çok seviyor kızım.Yabancı birini görünce bağıra çağıra ağlıyor malesef.Reklamları o da keşfetti ağzı açık seyreder bir taraftan sallanırken.Yumrukları hep sıkılıdır.Asla açmaz ellerini.TOPİÇİM o benim.Biberona alışık olduğumuz için kaşıkla yemeyi sevmiyor.Heyecanlı bir bebek çünkü acıktıysa hemen biberonu gelmeli.O da hızla içmeli.Kaşık olayı kızıma ters ne kadar hızlı yedirmeye uğraşsak da kaşığı beklemeye dayanamaz başlar gene çılgın gibi ağlamaya.E bu kez mamayı yemediği için aç kalır bide ona kızar daha da ağlar.Sormayın gitsin...

                  Zeynep Yaren çok akıllı ufacık tefecik..sevildiğini anlayan ona göre tepkiler veren bir bebek.Öpmek için yüzüne doğru eğildiğinizde gözlerini kapatır gülümseyerek bekler öpmenizi,elini uzatıp yüzünüzü okşar.Kardeşlerine göre daha küçük ama o ayaklarıyla basabiliyor diğer bebeklerim henüz dikilemiyor.Yaren konuşmaya benzer sesler çıkarıyor.Görseniz bazen 'sus artık yaren' diyoruz.Elleri devamlı ağzında..tüm parmakları hatta sokabilse elinin tamamını ağzına sokacak ama olmuyor..o da dilini çıkartıyor ki tüm elini bir güzel yalasın diye.Çok kibardır Cerenin tersine kaşıkla yavaş yavaş besleriz,Ceren de dolu dolu olan kaşığın Yaren'de sadece ucu doludur.Biraz sabır gerektirir Yarenimi beslemek.O yüzden o iş hep bana düşer.O yüzden kızımın adı KİBARCIK kaldı.Ananesi de 'prenses hanım' der.Babannesinin de sevgilisidir.Kesinlikle yan yatıramazsınız.Önceden yan yatırdığımızda ağlardı.Şimdi dilini çıkarta çıkarta çırpına çırpına gene sırt üstü pozisyona geliveriyor.Haliyle kafasının arkası dümdüz..

                Ahmet Emir yaramazlık ve çığlık atmada birinci..evimizin bir tanecik erkeki.PAŞAM o benim PAŞAM.Oğlum hiç bir sofrayı kaçırmaz.Sanki biri haber ediyor uyuyorsa mutlaka uyanır.Ananesinin yani 'agi'sinin kucağında koca elleriyle rahat vermez kadıncağıza yemek yedirmez.(bu arada annemin adı 'agi'...bazen de 'gi' der.Ananesi daha çok ilgilenip kahrını çektiği için aralarındaki bağları daha farklı.Annemin kucağında oturur başını da yaslar göğsüne.Öyle mutlu mesut yaşarlar.O yüzden annem kapıdan çıksa başlar arkasından ' agi agi' diye.)Ne yiyorsak yemek ister,vermeyince kızar ağlar.Suyunu biberonla veririz içmez bardak görsün deli olur; ille bardaktan üstü başı yıkanarak içecek.Of of bu oğlan büyümüş sonra hopp geri küçülmüş...bizi bir güzel parmağında oynatıyor.Bugün yerde tepine tepine ağlarken sağ tarafına dönüverdi.Bir kaç kez döndü böyle.Sanırım artık dönmeye başlayacaklar.Hapşırmadan önce çığlık atar sonra hapşırır.Kardeşlerini çok sever onlara güler bir şeyler  anlatır.Daha bir aya kadar birbirlerini bilmiyorlardı.Şimdi yan yana yatıp oyuncak oynuyorlar.


              Ya işte geçiveriyor zaman;eve geldikleri ilk günler gözleri ne zaman net görecek bizi,beni tanıyacak derken...yada kendi ellerinden korkarken ne zaman ellerini keşfederler diye sağa sola sorarken...geçivermiş 7 koca ay.Yani herşey o kadar çabuk olup bitiyor ki siz sadece seyirci kalıyorsunuz.

              Gerçek şu onlar büyüyor biz yaşlanıyoruz.Nasıl ki şimdi aylar geçivermiş.Bir zaman sonra yıllar geçiverecek.Evet kuzucuklarım büyüyecek,bizler yaşlanacağız.

               Gene görüşmek üzere...Şimdilik HOŞÇAKALIN.

             

                

13 Ocak 2013 Pazar

HOŞGELDİN KAR

                Soğuk çok soğuk bir hafta sonundan merhaba ;

       Üçüzlerimiz malesef hasta oldular.Evden çıkmamamıza rağmen önce Ahmet Emirim sonra ben ve kızlarım hasta oldular.3 gündür oğlumun burnu tıkalı devamlı huysuz,mutsuz bir bebek oldu.Şimdi de kızlarım aynı hastalıkla uğraşıyorlar tabi bende.İlk hasta oluşumuz...Canlarım o kadar minikler ki!Kıyamıyorum.

11 Ocak 2013 Cuma

BÖLÜM 3 (devam)

( Evet uzun zaman oldu ben tekrar bilgisayarımın karşısına geçmeyeli.Ben daha doğum hikayemizi yazmayı bitiremedim oysa ki benim bebeklerim çoktan 6 aylarını bitirdiler.Zaten blog'a yazamayışımın sebebi de küçük yaramazlarım.Onlar tüm zamanımı aldığı için fırsat bulup blog'umuza vakit ayıramadım.İnşallah 'doğum hikayemizi'bu kez sonlandırıp artık günlük maceralarımızı paylaşacağım sizlerle.)


          Dediğim gibi 25.haftadan sonra her şey değişiyor.Korkunç baş ağrıları,giderek ağırlaşan bir karın.Çok kilo almıyorum;hep iştahsızım çünkü.Ama karnım giderek büyüyor.Hareketlerim giderek ağırlaşıyor.28.haftayı görünce derin bir 'oh' çekiyoruz artık erken doğum yapsam bile yaşama şansları yüksek bebişlerimizin.Şimdi geçecek her gün kuzucukarımızın biraz daha büyüyüp,gelişmesi için hayata daha sağlam daha sıkı tutunabilmeleri için lehimize.Artık oturamıyorum,tek başıma ayağa kalkamıyorum,ellerim ayaklarım şişmeye başlıyor.Devamlı yattığım kanepemle kavga ediyorum artık.'Ah bir ayağa kalkayım;bebeklerim doğsun,atıcam seni'diyorum.Tedavi sürecini de sayarsak neredeyse 1 senedir yatıyorum bu kanepede.(şimdi ise o kanepeye biraz uzanabilmenin hayaliyle yaşıyorum;evde 3 bebek olunca dinlenmenin nasıl bir duygu olduğunu unutuyor insan.)

1 Kasım 2012 Perşembe

BÖLÜM 2



         Evet ben artık üçüz anne adayıydım.Zorlu bir 12 hafta bizi bekliyordu.Çünkü üç bebek hem benim için,hem bebekler için büyük risk demekti.Gittiğimiz doktorlar birinin sonlandırılması gerektiğini söyleyip duruyorlardı bu 12 haftalık süreçte.Bir karar vermemizi istiyorlardı.Diğerlerine göre daha küçük olan zeytinimizi alacaklardı bizden (Ahmet Emir'imizi)...Ama bekledikleri cevap çıkmıyor dudaklarımızdan.O beş dakikalık sonlandırma işlemine hayır diyoruz.Tüm riskleri göze alıp devam ediyoruz 34 hafta sürecek hamilelik serüvenimize.

BÖLÜM 1

                             İŞTE BİZİM HİKAYEMİZ

       

  Dünya tatlısı üç bebekten sonra bana da hikayemizi yazmak boyun borcu oldu.Ee tabi hikayemiz uzun...biraz yorucu...biraz sıkıntılı...ama sonu mutlu.Her şey paylaşınca güzelse bizde seve seve paylaşırız sizlerle hikayemizi.

gene bekleriz...